19 Kasım 2009 Perşembe

Hükmettin abi ya da yazamıyordum 6

Hükmettin abi, Anadolu'nun Ücra isimli kasabasında doğmuş, orada büyümüştü. 20 yaşına kadar koyundu tavuktu takılmış, sonra askerlik için İstanbul'a gelmişti. Şafak 5'ken İstanbul'un havasına suyuna iyice alıştığını fark etmiş, birkaç hafta sonra yapılacak olan Öss'ye girmeye karar vermişti. Show Tv Ana Haber Bülteni'ne ajitasyon konusu olan her Türk çoban genci gibi, o da koyunlar çiftleşirken arka planda 24 ciltlik Meydan Larousse hatmederdi. Öss'de bu bir nebze olsun işine yaramıştı. Gerçi tercihlerini gelişine yaptığından, kazandınız zarfı gelinceye kadar Hemşirelik bölümüne gireceğini hayal etmemişti ama olan olmuştu bir kere. Genç Hükmettin, İstanbul'da kalmak için hemşire olmayı göze almıştı.

Hükmettin'in sınıf arkadaşlarının tümü kızdı. O güne kadar kızların orgazmik bir fonksiyonu olduğunu fark edememişti Hükmettin ancak seçmeli "Hastanede Sus İşareti Yapma" dersinde karşısına geçip 333 pozu vererek şşşleyen kızları görünce bünyesinde birtakım hareketlenmeler başlamıştı. O gün, "Ben de İstanbul çocuğuyum, ben de kız kaldırırım." düsturunu bellemiş, konuyla ilgili taktikleri öğrenmeye başlamıştı. Feminizm, metropol kızlarının ağzına sakız olmaya başlamıştı bile. Çakal Hükmettin, kızları feminist ağızlarla çekebildiğini fark etmiş, bunun meyvesini bolca yemişti.

Önce minik feminist cümleler, ardından feminist kısa mesajlar, ardından feminist mitinglerinde başı çekmeler derken Hükmettin aslında top olduğunu fark etti. Önce renkli şallar, ardından boncuklu kolyeler, ardından dekolteler derken Hükmettin kestirmeye karar verdi. Önce ucundan, ardından biraz daha, ardından kökünden derken Hükmettin kadın oldu. Adını Hükümet olarak değiştirdi.

Hükümet, son günlerde suratında çıkan sivilceleri geçirmek için bir ilaç kullanmaya başlamıştı. Kullandığı ilacın yan etkisi kilo aldırmasıydı. Önce 70, ardından 80 derken tartı 120'yi göstermişti. "Amaan ben kendimle barışığım böbeğim." diyerekten kendini Taksim sokaklarına attı.

Girdiği barda bir süre yalnız takıldı. Ona bakıyordu yok, buna bakıyordu yok. Anlaşılan İstanbul çapkınlarının onla ilgileneceği yoktu. Tam ümidini kesmiş, çıkmaya karar vermişti ki, kapıdan ilginç bir üçlü girdi. En öndeki sarışın ve iri yarıydı. İşaret parmaklarını havaya kaldırıp indirmek suretiyle dans ettiğini sanıyordu. Her parmak kaldırışta bir kere kon, her indirişte bir kere daha kon diyordu. Hükümet, "Allah allah bana mı diyo kıııız?" nidalarıyla sarışına konmak üzere yola çıktı. Sarışın, 120 kiloluk bir şeyin hızla ona doğru yaklaştığını görünce titremeye başladı. Hükümet çok yaklaşmıştı, aralarında yalnızca bir kız kalmıştı. Kız, sarışının önünden çekilse ikisi kavuşacaktı. Sarışın o denli titriyordu ki, dışarıdan bakan biri onun önündeki kızı şey yaptığını düşünebilirdi... Hükümet koştu, koştu, koştu... Tam aralarındaki kızı eliyle kaldırıp dışarı fırlatmak üzereyken sarışınla gelen bir diğer yakışıklıya kaydı gözü. Nedense kapının önünde hareketsiz duruyordu. "Ölmüş mü ayol bu?" diye merak ederek onun yanına yaklaştı. Ölmüştü. Neyse ki hemşirelik okulunda çok pis hayat öpücüğü taktikleri öğrenmişti. Gencin dudaklarına yapıştı. Islatarak diriltme yöntemini uygulamaya koyuldu. O ıslatırken arkada biri badigartlarla kavgaya tutuşmuştu. Dönüp bakamadı işi yarım kalmasın diye. Islatmaya devam etti. Bu sefer arkadan ayağında kundura sesleri yükseldi. Gene ayıramadı dudaklarını. Genci diriltmişti. Genç şoku atlatıp Hükümet'e teşekkür etmeye çalışıyordu. Tam bu sırada hala titremekte olan iri yarı sarışın "Barbiiiieee" diye anlamsızca bağırarak yaklaşıyordu. "Lan olm gel çıkalım, bu karı seni hamile bırakır bak." diye haykırıyordu. Ancak anlaşılan Barbi lakaplı o genç, kendisini dirilten nur yüzlü teyzeye teşekkür etmeden oradan çıkmaya niyetli değildi. Sarışına ısrarla kalacağını söyledi. Sarışın kalıp dostunu kurtarmak istiyordu ancak öylesine titriyordu ki, masanın başında çalmaya başlayan titreşime alınmış bir cep telefonunun soluğu masanın tee diğer ucunda alması misali titreyerek o ikisinden uzaklaşıyordu.

Genç mi? Teşekkürünü etmişti. O geceden sonra bir daha kimseye teşekkür etmemeye karar verdi...

2 yorum: