18 Ağustos 2011 Perşembe

Çılgınlık Olsun Diye

İki erkek, iki dişi toplamda dört kişiden oluşan topluluğumuz, nerden bulduğumuz belli olmayan üstü açık jiple tam gaz ormanlık arazi kenarındaki otoyolda ilerliyorduk. Jipin içinde iki adet şarap şişesi yaklaşık kırk beş dakkadır ağzı açık da olsa, tam dolu olarak dönüyordu. Mavi gözlü sarışın dostum ihsan, -aslında mavi gözlü sarışın insanlar genelde berk falan olur ama neyse- "Piiii, oğlum bu şarabı nerden buldun lan, köpek öldüren de olsa içeriz demiştim ama bu nasıl bir leşlik, bu nasıl bir bambaşkalık." diye çemkirdi bana. Hiç oralı olmadım, sonuçta belki o şaraptan ben de içemiyordum ama Eylem yanımdaydı. Bu arada Eylem uzun zamandır bir fırsat bulup, kündeye getirmek istediğim hatundu.

Belki alkol alamıyorduk ama, grubumuz çok neşeli, çok dinamik, çok aykırı bir şekilde yol alıyordu. İlerde yolun ormanlık tarafında, küçük bir kulübe belirince hepimiz birden çok heyecanlandık ve "hadi dostum bu harika olacak" gibisinden çığlıklar atarak oraya çevirdik direksiyonumuzu.(Aslında jipin direksiyonunu) Pespaye klübeye varınca, terkedilmiş olduğunu keşfettik ve bu bizi daha da çok ateşledi. Ben hemen içemediğimiz şarap şişelerinden birini molotof kokteyli yapmaya kalkıştım, amacım aldığım içilemez şaraplarla kaybettiğim karizmamı geri kazanmaktı. Şaraptan yaptığım molotof kokteylini klübeye gömecek ve ortamın neşesine neşe katacaktım.

En az benim kadar enerji ve enerjiden mütevellit saflaşmış olan arkadaş gurubum da bu durum karşısında coştu da coştu. Molotofumu hazırladım, ve yakıp kulübeye fırlattım. Sonuç hüsran tabiki, şarabın yandığı görülmüş iş değil keza. Biraz utanmış da olsam, bozuntuya vermedim. İçemediği şarap aynı zamanda yakamayınca da, İhsan iyice sıkılmaya başladı. "Ya siz takılın da, ben bi' hacet gidermeye gideyim." dedi ve uzaklaştı.

Ayça da(İhsan'ınki) "Dur ben de gideyim şuna bir hınzırlık yapayım." diyerek İhsan'dan az sonra yanımızdan ayrıldı. Beklediğim fırsat doğmuştu. Sonunda Eylem'le yanlızdık. Gerçi o anki halimiz pek istediğim ambiansa yakın değildi ama olsun, yine de birlikteydik; Elimizde kalan şarabı yere döktük, kulübede bulduğumuz bir hortumla jipimizin deposundan hürpletme yöntemiyle çektiğimiz benzini şarabın boşalan şişeysine aktarmaya başladık. Klübeyi molotofla yakma denememizin ikinci turu olacaktı bu ama bu sefer benzin kullanacağımızdan sonuçtan emindik.

Şişeyi doldurduğumuz sırada, Ayça ilerdeki çalıların arasında kahkahalar atarak fırladı, bir şeyden kaçıyordu. Bu neşeli kaçış ancak İhsan'dan kaçış olabilir derken ihsan da fırladı peşi sıra. İhsanın bir eli havadaydı, ve havadaki avucunun içinde kahverengi bir şey vardı. Bu kahve rengi şeyi Ayça'ya atmakla ilgili tehtidler savuruyordu ve o da, o an çok eğleniyordu. Sanırım ki, o kahve rengi şey de, İhsan'ın taze sıçtığı bokuydu. Dumanı dahi üstündeydi!

O an nabıyoruz biz diye geçirdim içimden, tamam gençtik, çılgındık, ama bulduğumuz bir kulübeyi yakma çabasına girmek, avuç dolusu bokla sevgili adayını kovalamak da neyin nesiydi! Tam o sırada dalgınlığımdan istifade eden Eylem, elimden benzin dolu şarap şişesini kapı verdi. Özenle hazırladığım fitili ateşledi, ve molotofumu kulübeye fırlattı. Klübe birden alev aldı. Anlamaz gözlerle çevreyi süzerken ben, Ayça, İhasan ve Eylem kulübenin etrafında kızılderili dansına başlamışlardı bile.

Hayyada hayyada diye haykırıyor, savaş çığlıkları atıyorlardı! "Durun" diye haykırıdım, "koskoca insanlarız, yakışıyor mu şu şebeklikler bize" diye de sözümü tamamladım. Tam o sırada ne büyük hata yaptığımı farkettim, keza İhsan daha hala bokunu avcunda tutuyordu. Kaçınılmaz oldu ve peşime verdi!(Peşine vermek = Kovalamak)


Devam Edecek. . .

4 yorum:

  1. Ne pis ortamin var senin aga... Kakayla karı kovalıyonuz falan.

    YanıtlaSil
  2. sen de "kadın" yerine, "karı" demeyi tercih etmişsin, ben seni yargılıyor muyum?

    YanıtlaSil
  3. Kakayla kovalanmaktan hoşlanan Ayça'yı nası topluma kazandırabiliriz diye düşünücem bi süre.

    YanıtlaSil
  4. Çocukluğuna in yeğenim, orda çok acayip şeyler bulacaksın.

    YanıtlaSil