Sandalyesine oturmuş, ayaklarını da karşısında duran, kağıtlarla şişirilmiş masasına uzatmıştı. Kafasındaki kovboy şapkası, ve ayaklarındaki çizmeleriyle adeta vahşi batının bir yağız delikanlısıydı. Kapı vurulmaksızın açılıverdi, içeriye giren adam Barbaros'tu. Soluk almaksızın;
- "Oğlum o kılıkla senle sıçmaya gitmem, çıkar şu şapkayla çizmeleri, çakma kovboy!" dedi Barbaros.
- "Sen de aynalı polis gözlüğü takmışsın, ben bir şey diyor muyum?" diye sitemkar bir serzenişte bulunsa da Okan, çizmelerini çıkarmaya başlamıştı bile.
- "Benim gözlerim hassas oğlum, ondan takıyorum, yoksa meraklısı değilim. Hem şimdi gerçekten yeniden mi oluyor? Grubu yeniden mi topluyoruz?".
- "Evet, üstelik bu sefer çok daha iyi olacak, çok daha derin ve anlamlı olacak!"
Barbaros heyecanlanmıştı, heyecanını saklama gayretine girmeden, "Bu duyduklarım gerçek mi? Söyle ha, söyle! Gözlerime bakarak söyle adamım! Gerçekten grubu topluyor muyuz?" dedi hunharca, ve cevap bekler gibi gözlerini Okan'a dikti! Okan, "Çıkar şu gözlükleri de, gözlerine bakabileyim! Şuan aynalı gözlüklerin sağolsun, sadece kendimi görüyorum gözlerinde!" dedi sertçe. İkili uzunca konuştular, saatler süren tartışmanın ardından, Barbaros, Okan'ın sert tavrına aldırmamaya karar vererek aynalı polis gözlüklerini gözünde tuttu!(İnatçı ibne!!!)
***************************************
Uzun, düz, kara saçları olan kadın taburesinde iki büklüm oturuyordu. "Garson bir tane daha!" dedi. Garson kadına yavaşça yaklaşarak, "Bu kadarı yeterli değil mi hanfendi, zaten çok içtiniz." dedi. Kadın sanki kuyruğuna basılmış bir kediymiş gibi atikçe yakaladı garsonu yakasından. Garsonun yüzünü, yüzünü iyice yaklaştırdı ve sıkılı dişlerinin arasından, "Bana istediğimi getir!" dedi. Garson ürkek tavırlarla kadına istediğini getirmek üzre uzaklaştı.
O sıra'da mekanın kapısı aralandı ve içeri iki yağız delikanlı girdi. Bu delikanlılardan biri, Aynalı polis gözlüğü takıyordu ve diğeri ise sürekli bir şeyler mırıldanıyordu. Uzun, düz, kara saçları olan kadın, mırıltıya kulak kesildi, yaklaştıkça sürekli tekrarlanan sözcükler, anlam kazanmaya başladı, adam sürekli olarak "Aynalı polis gözlüğünü sikiyim Barbaros!" diye tekrarlıyordu. Barbaros bu kısık sesli çemkirmelere sonunda dayanamadı ve haykırdı, "Eeeeh yeter be! Taksaydın o eminönü malı kovboy şapkasını, giyseydin o çakma harley botları da rezil olsaydın keşke! Ben bi' arkadaşın olarak uyardım seni alt tarafı!". Okan bu sözlere küfür dolu bi' cevap yapıştıracaktı ki, kızı gördü!
İkili kızın yanına varıp, birer tabureye oturdular. "Aylin" diye başladı söze Okan, ama sonra boğazı düğümlendi ve sustu. Barbaros, Okan'ın daha fazla devam edemeyeceğini anlayınca sözü aldı ve, "Aylin, grubu yeniden topluyoruz, sana ihtiyacımız var." dedi. Aylin bir süre ikiliye tanımaz gözlerle baktı ve, "Ben artık yokum, bu işler benden geçti, yerime başkasını bulun ve hayatınıza devam edin." dedi. Okan birden ayağa fırladı ve, "Hayır dostum, biz başkasını istemiyoruz, bize sen lazımsın!" diye adeta haykırdı. Mekandaki herkes bu haykırışa yönelip Okan'a bakınca, Okan utangaç ve mahçup bir tavırla "ehi şey pardon" gibisinden bir şeyler mırıldanarak yerine oturdu.
Aylin "Hay lanet garson, nerde kaldı içeceğim!" diye basbariton bir tonla mekanı inletti! Barbaros, Aylin'in durumunu anlamıştı ve "Son ihtiyacın bir kahve daha, daha fazla içme, bizle gel." dedi. Evet aylin'in içtiği sadece kahveydi ama kahve o'nu sinirli, çekilmez biri yapıyordu. Aylin tam bir kahvekolikti. Grup dağıldığından beri kahve bağımlılığı daha da kötüye gitmiş ve o'nu adeta tutsak etmişti.
Aylin, Barbaros'u adeta hiç umursamadı, ayağa fırlayarak dönmüş gözlerle garson'un üstüne atlayıp, genç adamı yere serdi. "Kahve dedik kahveeee" diye haykırıyordu ki, arkadan avcu mendil dolu bir el ağzını kapadı. Aylin yumuşakça bir karanlığa düştü, evet bez eterliydi!
*********************
Eterli-Yeterli
YanıtlaSileterli her şeye yeterli, çağın icadı.
YanıtlaSil