20 Kasım 2009 Cuma

Feysfuk

Evet. İyice dellenmiştim bu konuda. Her gün yeni bir aplikeyşın ile karşıma çıkıyordu bu illet. Bir gün akvaryum yapmaca ile başka gün tarladaki çiftçi ile başka bir gün kahvehane ile ete kemiğe bürünüp uykularıma giriyordu. Ve benim bu gidişe bir dur demem gerekiyordu. Son gördüğüm göt elleme aplikeyşını bardağı taşıran son damla olmuştu. Gençliğimi feysfuk karşısında bu bunun götünü ellemiş, bu buna tükürüp kaçmış şu yeni bir akvaryum aldı, beriki sana parmak attı gibi şeyler ile yemeyecektim. Dışarı çıkıp gezecek, çiftçiyle görüşecek, tarlanın o has toprak kokusunu fiziken yaşayacaktım. Kafe ye gidip kahvemi kendim içecektim. Akvaryum alıp gerçek balıklarımı besleyecektim ve en önemlisi kimse falıma bakmak için bana istek yollamayacak beni pokelemeyecekti.

Ayarlara girdim, hesabımı dondur dedim. Emin misin diye sordu. Evet eminim hayatımdan çıkmanı istiyorum artık diye cevap verdim bende. Bak olm sonra pişman olursun diye iyice yüzsüzlüğe vurdu. Direncimi kırmaya çalışıyordu ama nafile. Lan bas git iptal et hesabımı dedim. Peki dedi ve beni bambaşka bir sayfaya yönlendirdi. En sevdiğim kişilerin resimlerini boy boy sıralamıştı! Üstelik bu resimler çoğunda birlikte çektirdiğimiz resimlerdi! Şimdiye kadar yaptıkları yetmezmiş gibi birde duygu sömürüsü yapıyordu! Cumali seni özleyecek yazıyordu, Fikri hasretinle ölecek, Ayşe seni çok arayacak buralarda ve bu gibi tam üç yüz bilmem kaç arkadaşını senden habersiz bırakacaksın buna vicdanın el veriyor mu diye soruyordu şerefsiz. O resimleri görüp anıları tekrar tekrar yaşayınca elim titredi birden. Bir yandan lan ben ne yapıyorum diyordum bir yandan da hesabımı kapatmak için evet düğmesine ulaşmaya çalışıyordum. Alnımda ter damlacıkları birikmişti. Bu yaptığı resmen şerefsizlikti! Kim demiş sanal zeka yok diye! Bu düpedüz sanal zekâdır ve bizi alt etmenin yollarını yavaş yavaş öğrenmişler. Yaklaşık kırk beş dakika cebelleştikten sonra evet eminim mına koyim butonuna tıklayabildim. başka bir sayfaya attı, yandaki kutucuktaki harfleri yazmamı istiyordu. Alakasız harfler birbiri içine girmiş, okunmuyordu ve anlamsızdılar. Mantık yürütmemiz bile olanaksızdı. Ama bir aplikeyşını onaylarken böyle şeyler ile karşılaşmıyorduk hiç. Yaklaşık yüz ellinci denememde iki ayrı kelimeyi doğru girebildim.

Benim dermanım kalmamış, ağzım beş karış açık hala monitöre bakmaktaydım ama bu fesyfuk denen iblis yılmamıştı, şimdide trip yapıyordu. Mutlu musun diye soruyordu. Bitirdin aramızdaki her şeyi. Huzurlu uyuyabilecek misin gibi soruları peşi sıra soruyor psikolojik savaşa sürüklüyordu beni. Ne illet bir olguymuş bu feysfuk bilemedim önceleri. Şimdi şimdi varıyorum farkına. Duygusal kelimeleri de bitince pıstı kaldı tabiî ki. Benim ne fiziksel gücüm kalmıştı ne de psikolojik gücüm. Ama bu fesyfuk savaşını kazanan taraf ben olmuştum. Orada mail adresinizi ve şifrenizi bir daha girene kadar hesabınız kapatılmıştır yazısını görüyordum. Yüzümde gülümseyen ama yorgun bir ifade ile arkama yaslandım, firefox' umu kapattım ve bir sigara yaktım.

İçeride kendime kahve yapmaya gitmiştim ki üzerimde bir boşluk hissettiğimi fark ettim. Ne olduğuna anlam ararken bilgisayarın başına gelmiştim bile. Bi gireyim feysfukuma bakayım diye firefox' u açtım. Mail adresimi ve şifremi girdim. Karşıma çıkan pencere ne denli büyük bir hataya sürüklendiğimi gösteriyordu. Ağzım beş karış açık kalmıştı. Ekranda büyük harfler ile ben sana demedim mi gene gelirsin diye, şimdide ben almıyorum siktir git yazıyordu. Ve arka planda çalan Hayko Cepkin’ in seslendirdiği haliyle demedim mi ilahisi çalıyordu.

Bu yazı bütün bünyemi sarsmıştı. Odama sessizlik çökmüştü. Derken bir uğultu fark ettim ve bu uğultunun kaynağı da bizzat bendim. Farkında olmadan ayağında kundurayı mırıldanmaya başlamışım...

2 yorum:

  1. sana "tipiyi. . ." dememek için bir sebep göremiyorum. -_- aahahaha ç.s.s.

    YanıtlaSil
  2. ayağında kundura ahaha

    YanıtlaSil