16 Kasım 2009 Pazartesi

Çaycuma ve ya Yazamıyordum 4

Eren beni bir süs eşyası gibi bir kenara koyduktan sonra bir süre daha şoktaydım. Doğaldı bu çünkü ilk kez İstanbul’a gelen cahil bir Anadolu çocuğuydum. Zira bu Anadolu çocuğuna kaş, göz, işmar yapan hiç bir kız geri çevrilmezdi. O hengâmede üstüme atlamıştı. Abartısız 4 numa numa yey ve bir russian privjet boyunca öpüştük. Kızdan sömürdüğüm, 3,5 Lt salya beni ancak kendime getirmişti.

Lan… lan… Çok büyük tufadaydım galiba. Öptüğüm kız, bildiğiniz ‘’katana’’ gibiydi, zor yürüyordu. Hükümet gibi hatun bu olsa gerekti. En az 120 kg olmalı tam hatırlamıyorum. Her neyse onu ekip Okan ve Ereni de toplayıp gitmem gerekti. Çok kötüydüm valla, uykum vardı…

Bütün mekanı turladım, ne Okan vaar, ne de bizim çipil Eren! Bari o 1lirayı verseydiniz lan pezemenkler napçam burada 5 parasız diye düşündüm.. heea cepten arasana diyenler, kikir kikir gülenler. O ağzınızı skerin! Akıl etmedik mi? Kontur yoktu nabim?

Neyse ben içsel hesaplaşmalarımı yaparken o kız geldi belimden sarıldı 3 puanı almıştı pehlivan! Bize gidelim mi? Diye sorunca şükrettim halen sizli bizliyiz. Hesabı ödemiş (koççum bee! 3 puan daha) kolumdan çekiyordu hadi gidelim bize diye. Dedim bizim bi arkadaşlar var haber vereyim… Anlatım bozukluğu yaparak kızı katekulliye getirecek, hesabı da kitlemiş bir biçimde Okangilin eve gitcektim. Telefonumu evde unutmuşum beybi gidelim ararsın dedi.

Sikee sikee o eve gidilecekti anlaşıldı(İstanbul sokaklarında ayaz yemektense). Mekandan çıktık taksiye doğru yürürken yeminle her gördüğüme yapışıp sordum içimde bir umut vardı; Okan var bizim kıvırcık uzun boylu? Eren? Çipil hani? Yok, yok, yok, kimse tanımıyordu.

Ben doğma büyüme Çaycumalıyım arkadaş. Bana her yer Çaycuma. Ne biliyim istanbulda zktrilyon tane adam yaşadığını? İşte yaşayarak öğreniyor insan.

Her neyse taksiye bindik, baya bi yol gittik… sonra bir sitede indirdi bizi. Google.com’da indirmiş hehehe çok komik dimi amunakoyyum.

Süper lüks bir gök delenler sitesiydi bu. Eve girdiğimde çaycuma’daki kerpiç evmiz geldi aklıma, gözleri yaşlı anam, elleri nasırlı babam! Sövdüm bu düzene! Köylüleri işçileri sömüren siktiğimin burjalarının yuvasındaydım ama komünist olmadığım için topladım kendimi. Zaten evimizde kerpiç değildi.

Neyse kızın adı Zehraydı. Diyet Zehra demiştim ben ona(evleri çok güzeldi ama televiziyon bile vardı nnskiim!). Dedim sen şu telefonu ver de bizim bebeleri bi arayım. Hmm 3’lü diyosun ha? Dedi ve zobu gibi fiziğini lımbırdatarak koştu içeri. 3lü ney ki diye düşünürken Telefonu getirdi.

Önce okanı aradım. Açtı; aradığınız kişi şu anda bafi yapıyor lütfen daha sonra tekrar deneyin dedi ve kapattı. Lan ne şerefiyetsizler var dedim ve çipil gözlü kankam Ereni aradım. Bitkin bir sesle Eleee! Dedi, lan dedim böyle böyle gel beni al.! Bok yeme otur oturduğun yerde Yarın kendime geldiğimde alırım seni dedi, kızdan aldım adresi söyledim buna. Kapattı o da.

Sabaha kadar vakit geçirmem gerekiyordu, artık yapacak başka bir şey yoktu. Duşa girdim, Zehra rahat bırakmadı taciz etti, açım ekmek yiycem dedim, geldi gene hunharca elledi beni…

Anadolu çocuğu olarak, seks ve adult içerikli her şeye yabancıydım. Bizim çaycumada hoş karşılanmazdı öyle şeyler. Ama sonunda pes edip öğrenmek zorunda kalmıştım… Gözlerimi araladığında kapı çalınıyordu…

2 yorum: