Eski bir yazı daha bebeğim ;
Çakal gibi bir suratı vardı. Hani insan görünce tokatı patlatası gelirya, öyle bir tipti Muharrem. Arkadaşları ona Muh derdi kısaca. Muh çevresindekilerce pek sevilmezdi, ama Muh'un ayrıcalığı esnek aile yapısıydı. Akşam canın sıkıldı tv de hiç birşey yok. Nabıcan? Dışarı çıkmak istiyorsun, herkezi arıyorsun kimse gelemiyor, anneleri izin vermiyor. Ara Muh'u gelsin iki dakkaya kapında.
Bir gün ben de dedim ulan herkez yapıyor, ben de yapıyım.. Aradım "Olm Muh" dedim "gel gezelim" dedim. Aslında ben de sevmezdim Muh'u, ama ben de aynı dertten müzdariptim. Dışarı çıkıcak adam yoktu, herkezi aramıştım, ama hiç biri evden izin alamamıştı. Hatta en yakın dostum evden çıkmak için azcık ısrar edince babası, ''İt mi olucan lağn başımıza, kopuğ mu olucan? Gibertirim seni serseriğğ, otur ders çalış.'' demişti.Ben de babasının bariton sesinin telefona ulaşmasından bu konuşmaya tanıklık etmiştim. Tabi bu konuşmayı daha sonra dostum Ali'nin alehine okulda kullandım. Herkez Aliye ben bu olayı okulda anlatınca serseriğğ demeye başladı, bu Aliyle aramızı bayaa açtı, ama kısa süre sonra Ali'yi dövmek isteyen 3 çocuktan kurtarınca aramız gene düzeldi.
Neyse konuya dönelim, aradım Muh'u "Kanka" dedim, "gelsene" dedim, "alemlere akalım" dedim. "Hayırdır" dedi "Osmancım sen beni hiç aramazdın." dedi."Olm" dedim "ne alaka demekki denk gelmemiş." dedim. "Nasıl lan denk gelmemiş" dedi, "öyle bir açıklamamı var." dedi.Ben buna küfrettim, o da bana küfretti. Uzunca bi süre telefonda küfür leştik. Sonra ben dayanamadım "Olm" dedim "mekan söyle hemen geliyim bu işi bitirelim." dedim.
"Tamam lan" dedi, "asmalı bilardoya gel" dedi. Bir düşündüm şimdi orası uzaktı, minübüse binmek lazımdı, minibüste elinin körü tam 1ytl. "Orası olmaz" dedim, "okulun oraya gel" dedim. "Ne o lan" dedi, "tırstın mı?". Bu öyle deyince, "Yok olm 1 ytl minibüs parası veremem şimdi." diyemedim, dedim "Bekle geliyom".
Tam evden çıkıcam baktım TV'de asmalı konak başlamış. Seymen manitaya yazıyo "Dur lan" dedim, şu diziye biraz bakıyım. Ben otururken dalmışım, telefon çaldı uyandım. Baktım Muh arıyor, meşgule attım. Bir daha aradı, gene meşgule attım. Üçüncüye aradı, dayanamadım açtım; "Ne arıyon lan?" dedim. Karşıdan bir kadın sesi, "Bu bir ödemeli aramadır." diyor. Keriz miyim? Aramadım tabi geri, gece mışıl mışıl uyudum.
Sabah kalktım üstümü giydim çantama hazırladığım yarım etmek salam kaşarı gazete kağıdına sarıp koydum. Çıktım yola, okula doğru keyifli keyifli gidiyorum bir yandan da "Gel gel sarışınım" şarkısını söylüyorum, nerden pelesenk olduysa dilime pıff. Okula iyice yaklaştım ki, ne göreyim? Muh kapıda elinde koca sopayla bana bakarak bir takım hareketler yapıyor. Tam kaçıcakken sevdiceğim Ayşe'yle göz göze geldim.
Olay önceden duyulmuş olmalı ki, büyük bir kalabalık bize bakıyor. Fısıldaşmalar duyuyorum, kimisi "Osman Muh'u yer olum" diyor, kimisi, "Muh o sopaya Osmanı oturtcak" diyor hiç biri umrumda değilde, sevdiceğim Ayşe burdayken kaçmak beni bitirir. Ayşe'ye olan sevgimden kaçamadım a dostlar, baktım Muh hareketlendi bana doğru geliyor, elde koca sopayla ben de yerden taşı aldığım gibi salladım Muh'a doğru, ama oldum olası bir şeyler fırlatmak ta iyi değilim! Taş alakasız gitti tabi. Bir ciyaklama duyuldu, bi küfür kafir peşinden! Baktım sevdiceğim kanlar içinde yerde yatıyor, Muh durumu görünce tırstı kaçtı. Ben de koştum sevdiceğimin yanına.
"Ayşem" dedim, "elim kırılaydı da atamayaydım o taşı." dedim. "Ne ayşem'i be manyak?" dedi. "Hayvana bak, hem kafamı yardı, hem de ayşem." diyor dedi.Çok kızdım, ona da küfür ettim, kaçtım ordan! Ertesi gün Ayşe'nin abileri beni bulup bi güzel dövdü. Üstelik okadar sopanın üstüne bir de Muh dövdü. Artık hayatıma pırıl pırıl bir insan olarak devam ediyorum.
Mutlu Son
Hikayenin sonu adeta ruhumu hafifletti. Huzur böyle bir şeymiş!
YanıtlaSilO zaman sen de bir Osmansın bebeğim, içimizden birisin :P
YanıtlaSil