Ah bebeğim şimdi bir tombul şişe canım efes birası olsaydı... Gerçi olsaydı ikincisi de farzdı, üçüncüsü de, onuncusu da! Sonu olmayan bu keyif dehlizini size nasıl yapsam da anlatsam dostlarım. Bilincim açıkken alkolden bahsederek ne de büyük bir hata yapıyorum bir bilseniz. Biraz sonra olduğum yerde zıplamaya başlarım, ama görev bilincinde bir köşeli yazar size her şeyi layıkıyla anlatmalı. Bu meret bir çeşit kültürdür, tamam belki visky gibi gelişkin bir kültür değil ama, kenar mahallelerin çiçeği gibidir bu meret. Alkolü bünyesinde çokça şekliyle ve çok sefer bulundurmuş insanın çerezidir, içilen ana içkinin cilasıdır, gevur .mcığı gibi kavrulan yaz günlerinin serinletici kurtarıcısıdır. İlk biram geldi aklıma, aslında yazıyı yazmak fikri de ordan geldi. Biri bu aşkı anlatmalıydı ve dostlarım kimse kusura bakmasın ama, bu aşkı anlatabilecek adam da benim. Neyse ilk birama dönelim, heralde 6 ya da 7 yaşında olmalıyım o sıra. Peder meyhaneye götürmüştü abimle beni. Masada koca koca amcalar, rakılar, mezeler. Rakı o zaman bir çocuğa uzatmak için tehlikeli olduğundan bira vermişlerdi. O buz gibi bira dallas bardakta önüme konduğunda görüntüsü bile büyüleyiciydi. İlk aldığım yudumun tadı damağımda hala dostlarım. Tam iki dallas bardağında bira içmiştim, üçü istedim, peder "yeter" dedi ve orda kaldı ilk buluşmamız birayla. Babamı ayıplamayın dostlarım, ona göre alkol kültürdü, babasından öyle görmüştü, babasının yolundaydı işte. O ilk buluşmadan sonra ben pederin her bira içişini fırsat bildim. İlk yudumu izinle içtim, lavaboya gidişlerinde diğer yudumları çaldım. Belki de o yılların birikiminden kaynaklı bira bende uzun vadede kafa yapmaz. 7-8 tane içmeden içtiğim belli olmaz, 14-15 denesem belki daha fazlasına da yolum vardır. İşbu birikimimden yeni başlayanlar için bira içme klavuzu ekleyeyim; - İlk içişlerinde ne lan bu 3 tane içtim kafam olmadı diyeceksin. - Sonra alkolün farkındalığına varıp, 3 tanede leyla 4`üncüde kafa olacaksın. - Dikkat et alkol oranı %5 de olsa çok içtiğinde çarpar, bir de yer çarpar. - Sabah uyandığında kafan pörsümüş t.şak gibi olacak, hemen bir bira içersen baş ağrısından müzdarip olmazsın. - Ertesi gün hapı niyetine içtiğin biranın erkisi geçince başın gene ağrıyacak, bir tane daha çekersen geçer ancak bu çekmelerin sonu yok. Adam gibi yaşa baş ağrını işte gudik. - Bira her boka karıştırılmaz. Rakı ya da votkanın cilası olan bira harika tatlıdır, ancak sen bir ufak üzeri 4-5 beş bira içersen kusarsın, gecen rezil olur. - Alkolün hiç bir türüyle artislik olmayacağı gibi, birayla da olmaz. En çok ben içerim diye böbürlenen adam gecenin sonunda halıyı yalar bunu unutma, efendi efendi ağzının tadını bozmadan iç. - Kızlar alkol almayı bilen adamı severler, ama bir süngeri kimse sevmez, ya da içip sapıtanı. Duracağın yeri bil, gerekli zamanlarda aralar ver. Yoksa sonu yok bu meretin. - Sulu ile kuru yapılmaz. Yaparsan görürsün ebenin .mını. Vaktiyle bir iki kez gördüm ordan biliyorum, ikisi farklı zamanlar, farklı dünyaların eğleşkesidir. Dostlarım alkole özendirmek asla değil niyetim, ya da ben içerim demek de değil. Niyetim tarifi imkansız bir aşkın tarifini yapmak. Ben her çeşit alkolü severek tüketirim şarap dışında. Şarap nedense miğdemi ekşitiyor. Herkeste isal yapar şarap, ama benim miğdeme kramplar yolluyor resmen. Demem o, hoşunuza gitmeyen ya da sizi kötü etkileyen hiç bir alkolü tüketmeyin! (Önemli uyarıdır) Biradan kopmayalım, hoş istesem de kopamam. Özellikle fiziksel olarak yoran işlerin akşamında bira bir ağrı kesicidir. Bu sözümü unutmayın. Boğazdan geçer, göğüsten başlar söküp atmaya, ayak parmak uçlarınızdan kopar gider sanki yorgunluğunuz. Hele o leş yaz günleri yok mu! Aç tombul bir şişe canım efes birası! oyh... |
2 Eylül 2009 Çarşamba
Bira
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder